9 Eylül 2010 Perşembe

Aşk ?!

Üç gün sonra zorunlu vedanın edileceği sevgili'ye uzun bir süre o denli sıkı sarılamayacak olmanın getirdiği hüznü; gerçekten de burun sızlatırcasına hissetmektir aşk beşinci katın balkonundan onun küçük ve yavaş adımlarını takip ederken.. ve göz yaşlarının bıraktığı tuzlu tatlardır zihninde sadece kalan..boşluğunu gözlerini kapattığında vuku bulan yine ona dair hatıralarla doldurabilirsin çünkü sadece.. ve devrilmiş ruhunun devrik cümleler kurmasıdır aşk.. gecenin dördünde sana bu satırları yazdıran.. hala inatla ağlarken, yaşadığın hiç bir şeyden pişman olmamaktır aşk..ve hayatının en güzel ve özel günlerine sayesinde tanıklık ettiğin ruh eşini; zorunlu olarak bir yerlere, birilerine emanet ederken onun için her gece dua edecek olmaktır.. tıpkı bu geceki gibi.. siyahın içinde yıldızlar her zamanki gibi yine yerlerini almışlar ve bir kaç saat sonra yeni bir gün başlayacak.. birbirimizden yüzlerce kilometre uzakta ya da yanyana.. aslolan aslında buraya dökülemeyip de bizde kalanlar.. dudakların mühürlü oldugu bir zaman diliminde gönül gözleriyle konuşabilmek ve hiç susmamak aşk.. ve sevgili'den ayrılırken hissedeceğin sızıyı kalbinin en derinlerinde bir yerde bastırmaya çalışırken; bir gün tekrar ona sımsıkı sarılabilme umuduyla inatla nefes almak aşk.. Aşk kocaman bir umut, tüm nazarlara baş kaldırmış inatçı mavi bir boncuk, on günlük rüya tatili sonrası denizden çıkagelmiş taştan bir köpükçük ve sımsıkı yumulmuş gözlere özenle kondurulmuş iki adet öpücük.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder